BASIN VE KAMUOYUNA DUYURU
FAY YASASI HAKKINDA JFMO GÖRÜŞÜ
Ülkemizde, yeryuvarının en aktif ve tehlikeli sismik kuşaklarından birinin üzerinde olması nedeniyle, birçok yıkıcı deprem üreten aktif fay kuşakları mevcuttur. Son 120 yılda ülkemizde meydana gelen 79 adet yıkıcı depremler nedeniyle güzel ülkemiz dünyanın en tehlikeli dördüncü deprem ülkesi durumundadır. Bu depremlerde her yıl ortalama 900 kişiden fazla hayat yok olmakta ve milyonlarca liralık ekonomik kayıp oluşmaktadır.
Oldukça ciddi boyutlarda zararlara yol açan depremler karşısında, olası depremlerin zararlarını azaltmak adına dönem dönem birçok yönetmelik hayata geçirilmiştir. 24 Ocak 2020 Doğanyol (Mw=6,7) depreminden sonra İçişleri Bakanlığı`nca `FAY YASASI`` adı verilen bir çalışma başlatılmıştır. 30 Ekim 2020 Sisam Adası (Mw=6,9) depreminden sonra bu yasa çalışması tekrar gündeme gelmiştir.
Dünya üzerinde bu yasaya benzer ve yasayı sınırlı olarak uygulayan sadece iki devlet bulunmaktadır. 1971 yılında Amerika Birleşik Devletleri`nin Kaliforniya Eyaleti`nin bir bölümünde ve 1991 yılında Yeni Zelanda`da o bölgeye özgü faylara göre hazırlanmış fay yasaları yürürlüğe girmiştir. Bahsedilen bu yasalara göre arazide açıkça gözlenebilen kırıkların üzerine ve bu fayların belirlenen sakınım bandı içerisinde imar ve yapılaşma yasaklanmıştır. Ülkemizde çıkarılması düşünülen yasanın bu yasalara benzer olacağı bilinmektedir.
Ülkemiz gibi depremlerle yüzyıllardır mücadele eden İtalya, Japonya, Yunanistan gibi ülkelerde fay araştırmaları, bağımsız fay yasası biçiminde değildir. Bu ülkeler dahil diğer pek çok ülkede ya bina deprem yönetmeliklerinde, ya da yerleşime uygunluk ve mikrobölgeleme çalışmaları kapsamında fay araştırmaları yürütülmektedir. Bağlamından kopartılmış bir fay yasası hiçbir şekilde deprem riskini azaltmaya yönelik olmadığı gibi, yüzbinlerce kişi için hukuki sorunlar doğuracak ve halkımıza çok büyük bir ekonomik yük getirecektir.
Deprem zararlarını önlemenin yegâne yolu, fayların üzerinde sakınım bandı oluşturmak değildir. Yaşanan büyük depremler sadece depremin kırığı üzerinde değil deprem odağından çok uzak bölgelerde de yıkıma ve can kayıplarına yol açmaktadır. Örneğin 1999 Kocaeli ve 2020 Sisam-Ege Denizi depremleri bu tür bir hasara en yakın iki örnektir. Bu yasa ile fayın iki tarafında sakınım bölgeleri oluşturulacağı vurgulanmaktadır. Ancak halen fay hatları üzerinden geçen birçok hızlı tren, otoyol, tünel ve benzeri çok önemli yaşam yolları ve Akkuyu nükleer santralı gibi büyük enerji ve sanayi yapılarının, bu yasayla tanımlanacak sakınım bantlarından nasıl etkileneceği ve muaf tutulacağı konusu kamuoyuna nasıl izah edilecektir? Yasanın bu haliyle, ilgili Mühendis Odalarından görüş alınmadan yasalaşıp yürürlüğe konması, ülkemizin deprem zararlarını azaltma çalışmalarında derin yaralar oluşturacak endişesi taşımaktayız.
Bu yasa yerine, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi`nin 2. maddesinin birinci fıkrasına değiştirilme önerisi getirilmiştir.
Çıkarılması Düşünülen Fay Yasası Üzerine TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Görüşü için tıklayınız.
Saygılarımızla.
TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI
XVIII. DÖNEM YÖNETİM KURULU