(+90) 312 418 82 69

jfmo@jeofizik.org.tr
tmmobjfmo@hs01.kep.tr

Milli Müdafaa Caddesi NO:10/7

06650 Kızılay/ANKARA
MENU
<BR>17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI


17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

17 AĞUSTOS 1999 MARMARA DEPREMİ‘NİN 15. YILDÖNÜMÜ

DEPREMLERİN AFETE DÖNÜŞMEMESİ İÇİN AKIL, BİLİM VE MÜHENDİSLİK GERÇEKLERİNDEN YARARLANMALIYIZ...

Hafızalarımızdan silemediğimiz, hatırlamak dahi istemediğimiz, 17 Ağustos 1999 yılında yaşadığımız büyük depremden bu yana on beş yıl geçti. On beş yıl önce  İzmit‘te, Adapazarı`nda, Gölcük‘te, Yalova‘da ve İstanbul‘da binlerce insanımızın ölümüne, kentlerimizin yıkılıp harap olmasına yol açan büyük Marmara Depremini yaşadık. Ülke olarak büyük bir yasa boğulduk, yüreğimiz yandı.

Ülkemizde endüstrinin ve şehirleşmenin en yoğun olduğu, Marmara Bölgemizde meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki deprem yaklaşık 30.000 insanımızın ölümüne, 23.983 insanımızın yaralanmasına, 324.000 konutun hasar görmesine, yaklaşık 30 milyar dolar maddi kaybın meydana gelmesine neden olmuştur. Halkımızın güvenli barınma hakkı ve sağlığı hiçe sayılarak depreme dayanıklı yapı tasarım ilkeleri ve zemin özellikleri dikkate alınmadan konutlar, sanayi tesisleri, ulaşım - iletişim altyapıları inşa edilmesi, bunlara bir de kalitesiz ve yeterli kontrolü olmayan yapılaşma eklenince yaşadığımız bu felaket kaçınılmaz olmuştur. Yaşanan bu afet sonucu yitirdiğimiz insanların acısını yüreğimizde taşıyoruz. Deprem sonrasında yaşamları kararan insanların yaşadığı sosyal deprem ve umutsuzluğun bir daha yaşanmaması için yetkilileri uyarıyor, duyarlılığa davet ediyoruz.

17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Richter ölçeğine göre 7,4 büyüklüğünde Marmara Depremi ve 12 Kasım 1999 tarihinde meydana gelen Richter ölçeğine göre 7,2 büyüklüğündeki Düzce Depreminden sonra 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Van Depremi sırasında ve sonrasında yaşadıklarımız ve kaybettiklerimiz Ülkemizin deprem gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur.

Türkiye topraklarının %93‘ü, nüfusunun %98‘i, sanayi kuruluşlarının %98‘i deprem bölgeleri içinde yer almakta, barajlarımızın %95‘i bu tehlikeli hat üzerinde bulunmaktadır. Ülkemiz deprem tehlikesi ile iç içe yaşamaktadır. Bu gerçeklere rağmen, yerleşim ve yapılaşma amaçlı yer seçimi çalışmalarında mühendis, mimar ve şehir plancılarının deprem riski konusundaki uyarıları dikkate alınmamış, hukuksal ve ekonomik önlemler için yeterli adımlar atılmamıştır.

Tam aksine, önlem alınması bir yana, eksik de olsa var olan düzenlemelerin ortadan kaldırıldığı bir süreci yaşamaktayız. Bunun en büyük göstergelerinden bir tanesi de,  02.08.2013 tarih ve 28726 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan, 6495 sayılı "Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun‘da; Madde 73 p) 1ı) 3/5/ 1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu‘nun 8. maddesine eklenen 1ı) bendi ile "Harita, plan, etüt ve projeler; idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dahil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez. Vize veya onay yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müellifler veya bunlara ait kuruluşların büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir şekilde geciktirilemez. Müelliflerden bu hükmü ortadan kaldıracak şekilde taahhütname talep edilemez." düzenlenmesi olmuştur.

Yapılan bu düzenleme ile meslek odalarının mesleki denetimi tamamen kaldırılmaktadır. Torba Yasa içerisine eklenen bu bentle TMMOB ve bağlı odalar etkisizleştirilmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır.

Meslek odalarının yapmış olduğu kamusal mesleki denetimi kaldırılarak, serbest çalışan meslektaşlarımızın Odaları ile bağlarının koparılması amaçlanmaktadır. Bu düzenleme ile Oda üyesi olup olmadığı belli olmayan diplomasız Jeofizik mühendislerinin rapor hazırlamasının önü açılacaktır. Mesleki denetim olmadığı için Oda mevzuatına göre tescilli bürolarımız haksız rekabete uğrayacaklardır. Etüt ve projelerin standartlara uygun olarak yapılıp yapılmadığı kontrol edilemediğinden hazırlanacak niteliksiz zemin etüt raporları yapı güvenliğinden yoksun bir bina stokunun oluşmasına neden olacak, her depremde olduğu gibi ülkemiz büyük can ve mal kayıpları ile  karşı karşıya kalacaktır.

3194 sayılı İmar Kanunu‘nun 8. maddesine eklenen bir bentle TBMM‘de "Torba Yasa Teklifi" görüşülürken gece yarısı önergesi ile yapılan bu düzenleme; Jeofizik Mühendisliği Hizmetlerinin, Jeofizik Mühendisleri Odası tarafından belirlenen, jeofizik mühendisliği asgari ücret tarifesinin uygulanması suretiyle meslektaşlar arasında haksız rekabetin önlenmesi, jeofizik mühendislik hizmetlerinin mesleki, bilimsel ve teknik esaslar, ülke ve meslektaş yararları doğrultusunda verilmesini engelleyici bir düzenlemedir.

Kamu yararı, insanlarımızın depremlerden ve diğer bütün afetlerden korunma, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkı açısından 3194 sayılı İmar Kanunu‘na eklenen bu değişikliğin düzeltilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde yaşanacak bir afette can ve mal kayıpları ile ilgili veballeri yasa koyucuların boynunda olacaktır.

Kentsel Dönüşüm Projelerinin uygulanmasında, Bilindiği gibi mevcut binalarda ve yeni yapılacak bina yapım süreçlerinde ve Ağır hasarlı kararı veya yıkılması istenilen binalarda tahribatsız incelemelerde tamamen Jeofizik teknikler ve aletleri kullanılmaktadır. Bu kapsamda yeni yapılacak ve mevcut binaların deprem etki ve çekince tehlikesi yönünden testi, betonun deprem parametreleri cinsinden dayanımı, homojenliği ve nem durumu, demir donatıların yerleri, çapları, korozif özellikleri tespiti jeofizik mühendisleri tarafından yapılmaktadır. Ancak yapı denetim kuruluşlarında jeofizik metotlara dayanan tahribatsız incelemeyi yapacak jeofizik mühendisi bulunmamaktadır.

Yapı Denetim Hakkında Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinde yapı denetim kuruluşlarının ortakları arasında proje denetçisi olarak Jeofizik mühendisleri yer almamaktadır. 4708 sayılı mevcut Kanunla getirilen düzenlemede ise Jeofizik mühendisleri yalnızca laboratuar denetçisi ve jeoteknik etüt sorumlusu olarak zemin ve laboratuarda görevlendirilmiştir.

Yeni yapılacak yapının tüm aşamalarında tahribatsız beton deneylerinin ve betonda hasarsız mukavemet ölçümlerinin yapılmasında ve yapının depremsellik analizlerinde kullanılacak depremsellik verilerinin ölçümü için üst yapının çeşitli yerlerinde ve zeminde sismolojik ölçümler yapılması 06.03.2007 tarih ve 26454 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik ", hükümleri gereği binalarda tahribatsız Jeofizik incelemeler yapılması ve yapı statik projesine yönelik olarak hazırlanacak jeoteknik rapor(jeofizik, sondaj, arazi ve laboratuar deneyleri) içindeki çalışmaların arazide denetlenmesi ve sonuçlarının değerlendirilmesi, üst yapıda tahribatsız incelemeler, yapının depremsellik analizi parametreleri ve yapıya ait jeoteknik rapor hazırlanması Jeofizik mühendisleri tarafından yapılmaktadır.

Yapı üretim sürecinden bitimine kadar söz konusu çalışmalar jeofizik mühendisleri tarafından yapılmakta ve önemli bir yer tutmaktadır. Bu kapsamda jeofizik mühendisleri olmazsa olmaz bir şekilde teknik müşavirlik kuruluşları ortağı olarak zemin laboratuar deneyleri, jeoteknik etüt ve yapıda tahribatsız jeofizik testlerle ilgili proje müellifi ve denetçisi olarak görevlendirilmesi zorunluluğu vardır.

"Teknik Müşavirlik Kuruluşlarında" laboratuar denetçisi görevinden ayrı olarak yapı denetim kuruluşu ortağı, jeoteknik etüt ve tahribatsız yapı inceleme proje müellifi ve proje denetçisi olma zorunluluğu getirilmesi kamu yararına olacaktır.

Deprem ülkemizde kaçınılmaz bir yaşam gerçeğidir. Unutulmamalıdır ki; geçmişte büyük depremler olduğu gibi gelecekte de olmaya devam edecektir. Önemli olan deprem öncesi gerekli tedbirlerin alınarak deprem riskinin en aza indirilmesi ve depremden sonra arama-kurtarma ve ilk yardım hizmetlerinin koordineli ve sağlıklı bir şekilde organize edilebilmesidir. Aksi takdirde tarihin acı tekerrürleri deprem gerçeğini bizlere tekrar hatırlatacaktır.

TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası olarak depremle iç içe yaşayan ülkemizde, yaşayacağımız depremlerin yıkıcı afetlere dönüşmemesi için akıl, bilim ve mühendislik gerçekleri doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini ifade ediyor, depremlerde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı saygıyla anıyoruz.

 

TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI

XV. DÖNEM YÖNETİM KURULU

Okunma Sayısı: 1290