17 AĞUSTOS 1999 BÜYÜK MARMARA DEPREMİNİ UNUTMADIK
17 yıl önce; 17 Ağustos 1999 tarihinde saat 03:02`de Richter ölçeğine göre 7.4 büyüklüğünde, hatırlanması dahi acı veren, yürek yakan, İzmit`te, Adapazarı`nda, Gölcükte, Yalova`da ve İstanbul`da binlerce insanımızın ölümüne ve yaralanmasına, kentlerimizin harap olmasına neden olan büyük Marmara Depremini yaşadık. Deprem sırasında ve sonrasında yaşanan çaresizliği, bir doğa olayı olan depremin bir afete nasıl dönüştüğünü gördük.
Ülkemiz için asrın felaketi olarak değerlendirilebilecek nitelikteki bu depremi, TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası olarak hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.
Depremin ağır sonuçlarının, 1999 yılında yaşanan Marmara ve Düzce depremlerinde görülmesine rağmen, geçen 17 yıl içerisinde geçmişte yaşanan acı olaylardan ders çıkarıldığı ve meydana gelecek depremlere ve afetlere ülke olarak hazır olduğumuz söylenemez.
Alp-Himalaya kuşağında yer alan ülkemiz; Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı, ve Batı Anadolu Horst-Graben sistemi ve çok sayıda diri fayın etkisi altındadır. Ülkemizin %92`si, nüfusumuzun %95`i, büyük sanayi merkezlerinin %98`i, barajlarımızın %93`ü tehlikeli deprem bölgeleri içerisinde yer almaktadır. Bu veriler, ülkemizin her an yıkıcı bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Kamuoyunca açıkça fark edildiği ve dile getirildiği gibi, 1999 Marmara Depreminden sonra adeta yeniden keşfedilen mühendislik dallarından biri Jeofizik Mühendisliğidir. Yönetmeliklerde mesleğimiz yeterince yer almamasına karşılık deprem, heyelan v.b. gibi doğal afetlerde zararın en aza indirilmesinde Jeofizik Mühendisliğinin vazgeçilmez olduğunun bilincine varılması yaşamsal önemde toplum yararınadır.
Deprem ve afette en önemli konulardan biri, zeminin özelliklerinin ve yeraltı yapısının iyi bilinmesidir. Zemin Özelliklerinin belirlenmesinde en önemli bilim dallarından birisi Jeofizik Mühendisliğidir. Binayı yıkan depremin dinamik parametreleridir. Bu parametreler Jeofizik Mühendisleri tarafından hesaplanmaktadır.
Deprem; yeryüzü üzerinde bulunan tüm yapıların hasar görüp, can ve mal kaybına uğrayacak şekilde yıkabileceğini gösteren bir doğa olayıdır. Deprem dalgalarının nasıl yayıldığını, ölçü aletlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve depremle ilgili tüm konuları inceleyen sismoloji, jeofiziğin alt bilim dalıdır.
Depremler büyük zararlar vermekte, maddi ve manevi kayıplara neden olmaktadır. Depremlerin oluşturacağı zararları azaltmanın en etkin iki yolu depreme dayanıklı binalar inşa etmek ve insanlarımıza deprem bilincini vermektir. Bugünkü teknik bilgilerle depremin ne zaman olacağı belirlemek mümkün olmadığından, her an deprem olacakmış gibi hazırlıklı olmak gerekmektedir.
Devletin, doğa olaylarının yol açtığı can ve mal kayıplarının afete dönüşmemesini sağlayacak her türlü tedbirleri almak Anayasa ile belirlenmiş görevidir. Deprem sonrası yaşanan acı olaylardan ders alınmalı aynı acıların yaşanmaması için zemin etütleri konusunda merkezi ve yerel yönetimler yeterli duyarlılığı göstermeli, binaların dinamik zemin koşullarının uygun olduğu yerlerde yapılmalı ve kamusal denetim etkinleştirilmelidir. Yerel idarelerde zemin etüt raporlarının kontrolü ve gerekli durumlarda yerinde denetim amacıyla Jeofizik Mühendisi istihdamı zorunlu hale getirilmelidir.
Kontrolsüz olarak hızla büyüyen kentlerimizin afetlere hazırlıklı hale gelmesi için sorunun çok disiplinli yaklaşımlarla ele alınması gerekmektedir. Bu nedenle kentsel dönüşüm projeleri; sosyal, ekonomik, psikolojik ve fiziksel çevrenin bir bütünlüğü kapsamında ele alınmalıdır. Kentsel değişim-dönüşüm projelerinde öncelik afet riskinin yüksek olduğu yerlere ve göçecek binalara verilmelidir. "
Bilim insanları tarafından tek seferde kırılması halinde 7.2 büyüklüğünde deprem üreteceği ifade edilen olası Marmara depremi, başta İstanbul olmak üzere bütün Marmara Bölgesini etkileyecektir. Yaşanacak depremde can ve mal kaybının en aza indirilmesi için alınacak önlemlerle ilgili gerekli hazırlıklar yapılmalıdır. Özellikle deprem sonrası çadır yerleri, toplanma alanları ve acil yollar belirlenmelidir. Marmara Denizi ve çevresi 1. Derece Deprem Bölgesi içerisinde yer almaktadır. Bu bölgede yaşayan vatandaşlarımızın depreme karşı her zaman hazırlıklı ve bilinçli olması, depreme dayanıklı binalarda oturması, satın alacakları konutların depreme dayanıklı olarak inşa edilmiş olması, olası depremlere karşı alınacak en güvenli tedbir olacaktır.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası olarak; Ülkemizin dünyanın en etkin deprem kuşaklarında yer aldığını, fay hatlarının geçmişte birçok yıkıcı depremlere neden olduğunu, gelecekte de meydana gelecek depremlerle can ve mal kaybının olacağı gerçeğini, ülkemiz "DEPREM GERÇEĞİNİ" unutmayacağız, unutturmayacağız.
Yaşadığımız depremlerde yaşamını yitiren vatandaşlarımızı saygıyla anıyoruz.
TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI
XVI. DÖNEM YÖNETİM KURULU