BASIN AÇIKLAMASI VE BİLGİ NOTU; 10 HAZİRAN 2012 ÖLÜ DENİZ AÇIKLARIFETHİYE DEPREMİ
10 Haziran 2012 tarihinde, Türkiye yerel saati ile 15.44‘te merkez üssü Fethiye ilçe merkezinin 30 km açığında moment magnitüdü Richter Ölçeği‘ne göre 6.0 olan sığ odaklı bir deprem meydana gelmiştir.
Anaşokta meydana gelen sarsıntı, Güney Batı Anadolu ve Akdeniz Kıyıları‘nda hissedilmiştir. AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) ve GFZ (Alman Yer bilimleri Merkezi) tarafından hesaplanan moment tensor çözümleri, anaşokun KD-GB doğrultuya sahip normal fay bileşeni olan sol yanal doğrultu atımlı bir fayda meydana geldiğini işaret etmektedir. Bölgede daha önce yapılan aktif tektonik çalışmalarda bulunan Fethiye-Burdur Fay Zonu (Barka and Reilinger, 1997) ile anaşoka ait odak mekanizması çözümü ve depremden hemen sonra meydana gelen artçı şok dağılımı birbirleri ile uyumlu görünmektedir. Depremin meydana geldiği saatten itibaren geçen 5 saatlik zaman dilimi içerisinde büyüklükleri 1.7 ile 5.0 arasında değişen 86 adet deprem meydana gelmiştir.
Fethiye, Türkiye‘nin birinci derecede tehlikeli deprem kuşağı içinde yer alır. Geçmişte de Fethiye‘de önemli depremler meydana gelmiştir. Deprem açısından oldukça aktif olan Muğla ili 1. derecede tehlikeli deprem bölgesindedir. Tarihsel dönemlerde de birçok yıkıcı depreme maruz kalan Muğla son yüzyılda meydana gelen 1926 M=7.4 Rodos, 1933 M=6.5 Kos,1941 M=5.8 Muğla, 1957 Fethiye Depremi M=6.8 ve M=7.1, 1959 M=5.7 Köyceğiz, 1961 M= 6.3 Marmaris, 1969 M=5.4 Fethiye depremidir.
Şekil-1: Depremin Merkez üssü ve yapılan odak mekanizması çözümü (AFAD‘dan alınmıştır.)
AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı, Kuvvetli Yer Hareketi Gözlem Ağı tarafından işletilen istasyonlardan Fethiye‘de bulunan istasyonun D-B bileşeninde bu depreme ait en büyük yer ivmesi 230.06 gal (cm/sn2) olarak ölçmüştür. Bununla birlikte, AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı tarafından ivme azalım ilişkileri yöntemi ile oluşturulan eş şiddet haritasına göre depremin merkez üssüne yakın bölgelerde (Modified Mercalli Intensity Scale‘e göre) deprem VIII şiddetinde hesaplanmıştır (Şekil-2). Ulusal ve Yerel Basından alınan bilgilere göre, bölgede can ve mal kaybı bulunmamaktadır. Ancak Ölüdeniz, Hisarönü ve Fethiye merkez ilçeye bağlı bazı köylerdeki bina duvarlarında çatlakların oluştuğu bildirilmiştir.
Şekil-2: Anaşok‘a ait eş şiddet haritası
Ülkemizde yaşanan depremler göstermektedir ki; Şu an Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nda taslak halinde bulunan ve yakın zamanda Meclis‘e sevk edilecek olan Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı‘nın, Jeofizik Mühendislerine Kanunla kurulacak olan Teknik Müşavirlik Kuruluşları‘nda kurucu ortak ve denetçi mühendis olması yönünde hazırlanması gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır. Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımının ana bileşenlerinden olan mühendislik sismolojisi çalışmaları, Jeofizik Mühendisliği disiplininin yetki ve sorumluluğunda gerçekleştirilmekte ve Deprem Mühendisleri ile birlikte "Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımında" kullanılmaktadır. Hal böyleyken; Bakanlık Yapı Üretim ve Denetim sürecine ilişkin yaptığı düzenlemelerde Jeofizik Mühendislerinin daha etkin rol almasını sağlamalıdır. Bunun tek yolu, Yapı Denetimi Kanun Tasarısı‘nda ve devamında yayınlanacak Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği‘nde ve Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımının hedefleyen tüm yönetmelik ve genelgelerde gerekli düzenlemenin yapılmasıdır.
Bakanlık tarafından yapılan düzenlemeler ile projelendirme, onay ve ruhsat süreçlerini parçalayarak içinden çıkılmaz bir noktaya getirilmesi; bürokrasiyi azaltma gerekçesi altında onay süreçlerini kısaltan, yerel yönetimleri ve meslek odaları denetimini dışlayan düzenlemeler yapım sürecinde olduğu gibi yapım sonrası süreçte de telafisi mümkün olmayan tehlikelerle karşılaşılması sonucunu doğuracaktır. Ülkemizde yaşanan depremler bu gerçeğin kanıtı olarak karşımızda durmaktadır.
Kamuoyuna Saygıyla duyururuz.
TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI
XIV. DÖNEM YÖNETİM KURULU