
1-7 Mart Deprem Haftası Basın Bildirisi
1-7 Mart Deprem Haftası Basın Bildirisi
Depremler, doğa olayları içinde en yıkıcı etkileri barındıran ve ülkemiz için hayati öneme sahip bir gerçekliktir. Türkiye’nin büyük bir kısmı aktif fay hatları üzerinde yer almakta ve tarihsel süreç içinde birçok yıkıcı deprem meydana gelmiştir. 1-7 Mart Deprem Haftası, bu gerçeği hatırlamak, bilimi ve mühendisliği temel alarak afet risklerini en aza indirmek için toplumsal farkındalık yaratmak adına kritik bir dönemi ifade etmektedir.
Deprem Tehlikesi ve Risk Yönetimi
Deprem riski, sadece tekil bir doğa olayı olarak ele alınamaz; aksine mühendislik, şehir planlama, afet yönetimi ve kamu politikalarının bütünleşik bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir. Türkiye’de geçmişte yaşanan büyük depremler, yapı stokunun depreme dayanıklılığı, zemin koşulları ve yer bilimlerine dayalı analizlerin eksikliklerinin felaketin boyutunu artırdığını göstermektedir.
Jeofizik mühendisliği, deprem öncesi, sırası ve sonrasında kritik veriler sunarak risk analizlerinin temelini oluşturur. Özellikle mikrotremor çalışmaları, sismik zemin etütleri, yeraltı yapısal özelliklerinin belirlenmesi ve sismik tehlike haritalarının oluşturulması gibi yöntemlerle, deprem zararlarının azaltılması sürecinde hayati rol oynamaktadır. Ancak, bilimsel çalışmaların uygulanabilir hale getirilmesi için karar alıcı mekanizmalarla etkin bir iş birliği gereklidir.
İstanbul ve Deprem Gerçeği
İstanbul, özellikle Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun (KAFZ) Marmara Denizi içinden geçen segmentleri nedeniyle yüksek deprem riski taşıyan bir megakenttir. Bilimsel araştırmalar, olası büyük bir İstanbul depreminin önümüzdeki yıllarda gerçekleşme olasılığının oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Bu doğrultuda, şu önlemlerin ivedilikle hayata geçirilmesi elzemdir:
Mevcut yapı stokunun deprem dayanıklılığının bilimsel yöntemlerle belirlenmesi ve güçlendirme çalışmalarının hızlandırılması,
Zemin etütlerinin jeofizik yöntemlerle detaylandırılması ve yerel zemin koşullarına uygun yapılaşmanın sağlanması,
Deprem erken uyarı ve afet yönetim sistemlerinin güçlendirilmesi,
Deprem bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla eğitim ve farkındalık çalışmalarının artırılması,
Hayati önem taşımaktadır.
Bilim ve Mühendislik Temelli Bir Afet Yönetimi Şarttır
Depremler kaçınılmazdır ancak depremin felakete dönüşmesi engellenebilir. Bunun için bilim ve mühendislik temelli yaklaşımların karar alma süreçlerine entegre edilmesi zorunludur. Jeofizik mühendisliği, depreme dayanıklı kentlerin oluşturulmasında en önemli disiplinlerden biridir ve yetkin jeofizik mühendislerinin planlama süreçlerinde daha etkin rol alması gerekmektedir.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, yetkinlik alanlarımız çerçevesinde bilimsel çalışmalara katkı sunmaya ve kamuoyunu bilinçlendirmeye devam edeceğimizi bildiririz. Depreme dirençli kentlerin inşa edilmesi için sorumluluk almaya ve iş birliği yapmaya hazırız.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi