MUĞLA ULA’DA 50MW BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM
DEPREM TÜRKİYE`NİN GERÇEĞİDİR, GEÇMİŞTE YAŞANDIĞI GİBİ GELECEKTE DE YAŞANACAKTIR.
Depremler ,Ülkemizin gerçeğidir ve kentlerimizin çok büyük bir kısmında etkin bir doğa olayıdır. Depremler önlenemez ancak alınacak tedbirlerle zararları en aza indirilebilir.
Deprem zararını en aza indirmek için, mühendislik biliminin gerekleri dikkate alınmalı, yapı tasarımı, uygulama ve denetimi sağlıklı bir şekilde yapılmalı, güvenli yapı üretimi sağlanmalıdır.
Zemin etüt raporları standartlara uygun yapılmadır. Riskli alanlar imara açılmamalıdır. Bilimsel normlara dayalı yer seçimi yapılmalıdır. Niteliksiz yapı üretimi engellenmelidir. İmar planına altlık teşkil edecek jeolojik-jeofizik-jeoteknik etütler yapılmadan yeni yerleşim yerleri belirlenmemeli ada ve parsel bazlı tüm yapılaşmalarda mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya ruhsat verilmemelidir. .
Sağlıklı güvenli yaşanabilir kentler için; zeminin özelliklerinin ve yer altı yapısının iyi bilinmesi gerekmektedir. Zemin özelliklerinin belirlenmesinde en önemli bilim dallarından birisi Jeofizik Mühendisliğidir. Binayı yıkan depremin dinamik parametreleridir. Zeminin dinamik özellikleri Jeofizik Mühendisleri tarafından hesaplanmaktadır. Bu nedenle, depreme dayanıklı yapı üretimi için, zemin etütlerinde mutlaka Jeofizik Mühendisliği çalışmaları olmalıdır..
Bir doğa olayı olan depremlerin önlenemeyeceğini ancak alınacak bilimsel önlemler ve bilinçli eğitim ile en aza indirilebileceğini unutmamalıyız.
Saygılarımızla,
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası
XVI. Dönem Yönetim Kurul