12 KASIM 1999 DÜZCE DEPREMİNİN 18 YILDÖNÜMÜ
Bundan tam onsekiz yıl önce, 12 Kasım 1999 tarihinde merkez üssü Düzce olan Richter ölçeğine göre 7.2 büyüklüğündeki depremde 782 vatandaşımız hayatını yitirmış, 2678 vatandaşımız yaralanmış ve 15000 civarında konut ve işyeri hasar görmüş, bölge ekonomisi derin bir yara almıştır.
Yaşanan bu felaket sonucu ortaya çıkan korkunç ve ürkütücü manzara hepimizi derinden etkilemiş, pek çok olumsuzlukları da beraberinde getirmiştir. Hiç kuşku yok ki; ateş düştüğü yeri yakmakla birlikte pek çok ailenin yaşadığı dram sonucu oluşan travma, hepimizi sarsmıştır.
Depremler Yerküre`nin doğal süreçleridir. Bu doğal sürecin oluşumu önlenemez ve engellenemez. Ancak alınacak gerekli teknik ve yasal tedbirlerle, can ve mal kayıpları azaltılabilir. Bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesi engellenebilir.
Şüphesiz ki; Ülkemiz dünyanın en önemli deprem kuşaklarından birinin üzerinde yer almaktadır. Depremin yasası gereği; geçmişte yaşanan depremlerin günümüzde ve gelecekte de yaşanması kaçınılmazdır. Önemli olan depremle yaşayabilmeyi öğrenebilmek ve gerekli mühendislik hizmetlerinin tam, eksiksiz verilmesini sağlamak ve en önemlisi kamusal denetimi yaygınlaştırmak olmalıdır.
Deprem hasar, zarar, can ve mal kayıplarının azaltılmasının tek yolu, mühendis, mimar ve şehir plancılarının ortak katkı ve gayretleriyle depreme dayanıklı yerleşim alanlarının tespit edilmesi ve yapıların üretilmesidir. Bunun için deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çalışmalara ilişkin insan odaklı ve kamu yararı gözeten ulusal bir deprem politikası oluşturulmalıdır. Ayrıca "Yapı Denetim Yasası, İmar Yasası, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa ve ilgili diğer yasa ve yönetmelikler, TMMOB ve bağlı Odalarının önerileri doğrultusunda kamusal bir içerikle ve ilgili bütün tarafların katılımıyla yeniden düzenlenmelidir.
Ülke toprağının yüzde 93`nün aktif deprem kuşağı üzerinde bulunduğu ve nüfusunun yüzde 98`inin deprem riski altında yaşadığı bir ülkede yeni ve büyük acıları tekrar yaşamamak için, sağlıksız ve yasa dışı yapılaşmanın önüne geçilmeli, yer seçiminde mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetleri kullanılmalı, bilim ve teknolojinin gerekleri yerine getirilmeli, ranta dayalı planlama ve niteliksiz yapı üretimi engellenmelidir.
Deprem öldürmez, bina öldürür.
Bir doğa olayı olan depremlerin önlenemeyeceğini, ancak alınacak bilimsel önlemler, bilinçli eğitim ve güvenli konut üretimi ile her türlü zararın en aza indirilebileceğini unutmamalıyız ve gerekli önlemleri almalıyız.
Yaşadığımız depremlerde hayatlarını kaybeden bütün vatandaşlarımızı saygıyla ve rahmetle anıyoruz.
12.11.2017
TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI
XVI. DÖNEM YÖNETİM KURULU